İSO/Bahçıvan: Yüksek enflasyon şirket bilançolarında geçici illüzyon yarattı
İSO Meclisi’nin haziran ayı olağan toplantısı “İSO 500 Büyük 2023 Verileri Işığında Sanayimizin ve Ekonomimizin Risk ve Fırsatlarıyla Birlikte Bugününü, Geleceğini Değerlendirmek” ana gündemi ile Odakule Fazıl Zobu Meclis Salonu’nda düzenlendi.
Bahçıvan’ın açılış konuşmasını yaptığı toplantıda, Bilkent Üniversitesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakan Kara, Topkapı Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu ve Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selva Demiralp’in katılımıyla panel de düzenlendi.
“Yavaşlayan küresel talep etkili oldu”
Açıklamada toplantıdaki konuşmasına yer verilen Bahçıvan, araştırmanın sonuçlarını değerlendirirken risk ve fırsatların birlikte görülmesi gerektiğine dikkati çekerek, “Öyle ki bugün teknoloji odaklı, sürdürülebilir yeşil ekonominin, yaratıcılığın ve katma değerli ürünlerin öne çıktığı yeni üretim tarzı sürecinde biz sanayicileri yeni fırsatlar kadar riskler de bekliyor. Yeni çağın üretim sürecine yönelik hazırlıklarımızı ve değişimlerimizi böyle bir anlayışla yönetmemiz çok faydalı olacaktır.” ifadelerini kullandı.
Bahçıvan, İSO 500’de üretimden satışların 2023’te yüzde 42,1 artarak 4 trilyon 485 milyar liradan 6 trilyon 375 milyar liraya çıktığını belirtti.
Bir önceki yıl yüzde 119 olan artış oranının, 2023’te yüzde 42,1’e gerilemesinin nedenlerine değinen Bahçıvan, şunları kaydetti:
“Yavaşlayan küresel talep, 6 Şubat depremleri ve seçimler sonrasında ekonomi politikalarında yaşanan değişimin belirleyici olduğunu söyleyebiliriz. Üretimden satışlardaki asıl çarpıcı tablo reel değişimlerde oldu. Satış performansının bu zayıf seyrinde ihracat faktörü etkili gözüküyor. İSO 500’ün satışların yanı sıra kârlılık anlamında da güçlü bir yıl geçirmediğini görüyoruz. İSO 500’ün 2023’te faaliyet kârı yüzde 39,7 artarak 671 milyar liradan 937 milyar liraya çıktı. Buna karşılık faaliyet karlılığı oranı 0,3 puan düşüşle yüzde 12,8’den yüzde 12,5’e geriledi.
2023’te faiz, amortisman ve vergi öncesi kâr büyüklüğü de yüzde 45,5 artışla 808 milyar liradan 1 trilyon 175 milyar liraya yükseldi. Böylece FAVÖK büyüklüğünün net satışlardan daha yüksek bir artış göstermesi sonucu FAVÖK karlılığı 0,3 puan artarak yüzde 15,4’ten yüzde 15,7’ye çıktı. Son olarak, İSO 500’ün vergi öncesi kâr ve zarar toplamının yüzde 32,9 artarak 485 milyar liradan 645 milyar liraya yükseldiğini görüyoruz. Ancak satış kârlılığı oranının önceki yıla göre 0,7 puan düşüşle yüzde 9,3’ten yüzde 8,6’ya inmesi dikkat çekiyor. Görüldüğü üzere 2023’te tüm kar büyüklüklerindeki artışlar enflasyonun altında kaldı ve bu da reel olarak gerilemeye işaret ediyor.”
“Elde edilen kârın yarısı finansman giderlerine ayrılıyor”
Erdal Bahçıvan, İSO 500’ün finansman giderlerinin 2023’te yüzde 92,5 artışla 277 milyar liradan 533 milyar liraya yükseldiğini ifade ederek, böylece finansman giderlerinin faaliyet kârına oranının 2022’ye göre 15,6 puanlık artışla yüzde 41,3’ten yüzde 56,9’a yükseldiği bilgisini paylaştı.
Bahçıvan, “Son 12 yıllık ortalaması yüzde 57 olan bu oran, yıllardan beri sanayicinin elde ettiği kârın yarıdan fazlasını finansman giderlerine ayırmak zorunda kaldığı gerçeğini ortaya koyuyor. Mali borçlar 2022’ye göre yüzde 54 artışla 1,3 trilyon liradan 2 trilyon liraya çıktı. Diğer borçlar da yüzde 66’ya yakın bir artışla 1,2 trilyon liradan 2 trilyon liraya yükseldi.” açıklamasında bulundu.
2022’ye benzer şekilde 2023’te de diğer borçların mali borçların üzerinde bir büyüme sergilediğini aktaran Bahçıvan, “Borçların vadelerine göre gelişimine baktığımızda, bir yıl öncesine göre kısa vadeli mali borçlarda yüzde 53, uzun vadeli mali borçlarda ise yüzde 56 oranında artış söz konusu. Böylece mali borçlarda kısa vade ağırlığının çok hafif bir azalmaya rağmen yüzde 51,7 ile sürdüğünü görüyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.
“Sanayimiz AR-GE’ye daha fazla odaklanmalı”
İSO Yönetim Kurulu Başkanı Bahçıvan, 2023’te kendilerini en çok sevindiren gelişmelerden birinin teknoloji alanında yaşandığını belirtti.
Bahçıvan, yaratılan katma değerle ilgili verileri paylaşarak, şöyle devam etti:
“Orta-yüksek ve yüksek teknolojili sanayilerin brüt katma değerdeki toplam payının 2022’ye göre 4 puanlık artışla yüzde 37,4’e çıkarak şimdiye kadarki en yüksek düzeyine ulaşması, sanayi sektörümüz için uzun süredir arzu ettiğimiz teknolojik dönüşüm konusunda bizlere umut ışığı oldu. Nitekim İSO 500’deki AR-GE harcaması yapan kuruluşların sayısına bu çerçeveden baktığımızda 2018’e kadar kademeli bir şekilde yaşanan artışın daha sonra durağanlaştığını görüyoruz. 2023’te söz konusu sayı geçen yıla göre 5 adet artarak 265’e yükselmiş olmasına rağmen, bu durum sanayimizin teknoloji ve yenilik üretebilen bir yapıya kavuşabilmesi için AR-GE’yi daha çok odağına alması gerektiği gerçeğini değiştirmiyor.”
Geçen yıl İSO 500 araştırmasını, yaşanılan büyük deprem felaketinin yol açtığı “mücbir sebep hali” nedeniyle eylülde açıkladıklarını hatırlatan Bahçıvan, İSO 500’ün tüm finansal göstergelerinin bir öngörüden çıkıp sanayinin 2023’teki gerçekliğine dönüştüğünün resmi olarak görülmesi gerektiğini vurguladı.
Bahçıvan, İSO 500’ün 2023 sonuçlarını bir anlamda “finansal istikrardan uzaklaşmanın ilk etkisinin yüksek enflasyon olacağı, enflasyonist bir büyüme yapısının da nitelikli ve sürdürülebilir olamayacağı” gerçeğini gösteren mikro bir laboratuvar olarak görülmesi gerektiğine dikkati çekti.
“Yüksek enflasyon şirket bilançolarında geçici bir illüzyon yarattı”
Yüksek enflasyon şirket bilançolarında geçici bir illüzyon yarattığının altını çizen Bahçıvan, konuşmasını şöyle tamamladı:
“Zaman geçtikçe gerçeklerle yüzleşiyoruz. İSO 500’ün temel göstergelerinin bize söylediği de bu. Bizim reel sektör olarak yaşadıklarımız bir yana, yüksek enflasyonun kamu maliyesi, mali dünya ve hepsinden de önemlisi toplumda yaratmış olduğu hasar büyük. Çünkü enflasyon sadece ekonomik bir hasar değil, sosyolojik, psikolojik ve en önemlisi ahlaki, etik bir etki de yaratıyor. İSO 500’ün bu yılki sonuçları iç ve dış ekonomik konjonktüre bağlı olarak biraz karamsar olabilir. Ama Türk sanayisinin en zor şartlarda dahi kendi ana faaliyetinde erişmiş olduğu birikim ve dayanıklılık gücüyle üretimini başarıyla sürdürdüğünü göstermesi açısından da çok değerlidir. Finansal istikrarın yeniden kazanılarak, yüksek enflasyonun yenilmesi halinde sanayimizin ülke ekonomisine katkılarının artarak devam edeceğinden hiçbir kuşku duymuyorum. Paylaştığımız tablo, her fırsatta dile getirdiğimiz sürdürülebilir, istikrarlı ve kaliteli büyüme için finansal istikrarın ne kadar önemli olduğunun bir göstergesi olarak görülmelidir.”